Bedenimiz bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Bu cümleyi çoğunlukla doktorlardan duyarız. Kalp atışlarımız, tansiyonumuz, tırnaklarımızın rengine kadar bedenimizin her noktası, ışığı yanıp sönen bir makine gibi bize bizimle ilgili bilgiler verir. Peki sadece sağlığımızı mı anlatır? Bedenimiz sırf tasarımıyla bile bize yapmamız gerekeni söylemektedir. Örneğin gözlerimiz! Yüzümüzdeler. Önümüzdeler. Arkaya bakmamız gerekseydi arkada da gözümüz olurdu. Fakat gözlerimiz daima karşıya bakmaktadır. Üstelik 360 derece de dönmüyor boynumuz. Ayaklarımız tam karşıya bakarken gözlerimiz arkaya bakamaz. Ya ayaklarımızın istediği yere bakacağız ya da ayaklarımızı gözlerimizin istediği yere çevireceğiz.
Gözler her yere bakmayı sevdiğinden, yanları da fazla gördüğünden ayaklarınıza güvenmenizi tavsiye ederim. Onlar gitmek istedikleri yere odaklanırlar. Gözlerin ise aklı geldiği yerde kalır. Geldiğiniz yerde bir şey olsaydı yola çıkmak aklınıza bile gelmezdi. Ayaklar kendini hazırlamışsa gitme vakti gelmiş demektir. Geleceğimiz elbette karşıdadır. Arkada kalana geçmiş diyoruz. Geçmişe dönmenin faydası yok. Hayat, geleceğimizdedir. Uzaklar görünmediğinden bildiğimiz yollar bize daha tatlı görünür. O yolları da gördüğünüz ilk anı hatırlayın. Başta onlar da belirsiz, onlar da yabancı, onlar da korkunçtu. Ama siz ondan korkmayı değil, onu yaşamayı seçtiniz. Siz onu seyretmeyi değil, onu yaşamayı seçtiniz. Çünkü “korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredersin.” Nereden biliyoruz yürüyeceğimiz yolların yürüdüklerimizden güzel olmadığını?
Comments